16 Eylül 2010 Perşembe

Merhaba! Bana Kısaca 'B' Diyebilirsiniz.


Bunu yapmak için çok geç olduğunu düşündüğüm bir anda yaptım işte, yaptım oldu. Hiçbir şey için geç değildir, olmamalı da. Kristal gemimin içinde yaptığım tüm yolculukları sizinle paylaşmak için buradayım artık.

25 sene önce bu gemiye bindiğimde hayatın bana sunacakları hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Birçok şeyden bi' haber salınmaya, gülmeye, eğlenmeye kısacası 'yaşamaya' başladım ben.



Çocukluğumda çok sakindim, her şeyi içime atar, kalabalıkların içinde kendimi çok rahatsız hissederdim. Yalnız kalmak, ne yaşıyorsam hep tek başıma yaşamak isterdim. Narindim; çok çabuk kırılırdım her şeye ve alıngandım; olmayacak şeyleri kafama takar, yine yalnızlığıma dönmek isterdim. Buna rağmen kocaman bir kalbim vardı benim. Etrafımdaki herkes benim için çok değerliydi; kendi penceremden onlara baktığım zaman hiçbirini birbirinden ayırmazdım, hatta içimden düşünürdüm, 'Hepsine aynı şiddetle sarılıyorum değil mi ben?' diye. Eğer kendi kendime verdiğim bu cevap beni tatmin etmezse bir dahaki sefere herkese 'aynı şiddetle' sarılmaya özen gösterirdim. Evrendeki tüm canlılar benim dostumdu sanki. Yolda yürürken karıncaları ezmemeye çalışırdım, nerde bir kedi görsem yanında biterdim; nedense bıyıklarına hayran hayran bakardım kedilerin. Zaten zaman içinde evde beslemediğimiz hayvan kalmamıştı. Sırasıyla muhabbet kuşlarımız, kaplumbağalarımız, köpeklerimiz, kedilerimiz ve tavşanımız!  

O küçük dünyamda öyle çok şey düşünüyordum ki içinden çıkamadığım her şeyi bıkmadan usanmadan sorup duruyordum. Yine o günlerden birinde, ağaçlar ve çiçekler aklıma takılmıştı. Nasıl oluyordu da her mevsimde değişik görünüyorlardı? Bir gün anneannem bana, ''Biliyor musun, eğer çiçeklerle konuşursan onlar seni duyar ve sana çiçek açarak cevap verirler.'' demişti. Bunun üstüne elime geçen her fırsatta ailenin tüm kadınlarına saksıda çiçek almaya başlamıştım. Onlara hediyemi verirken tavsiyede bulunmayı da ihmal etmiyordum: ''Şimdi sana bir arkadaş hediye ediyorum, ama eğer onu sevmezsen ölür, çok üzülürsün. Bu yüzden sana verdiğim hediyeye çok iyi bak ve onunla konuş.''  Bununla da kalmayıp onları her ziyarete gidişimde hediye ettiğim çiçekleri kontrol ediyordum. 
Böyle öğrendim ben sevginin nasıl güzel bir şey olduğunu. Çok şanslıydım ayrıca, kocaman ve mükemmel bir ailem vardı. Bana sahip olduğum her şeyin kıymetini bilmemi öğreten, kötülüklerden uzak tutan ama kötülüğün de ne demek olduğundan habersiz kalmamamı sağlayan.

Ve bir gün büyüdüm. Yani eskiye nazaran büyüktüm. Yine sorularım vardı aklımda ama içerikleri değişikti. İnsanın büyüdükçe 'neden' sorularının azalmadığını, tam aksine arttığını öğrendim. İnsanın büyüdükçe daha çok şey öğrenmesi 'gerektiğini' öğrendim. Bunları öğrenirken de yavaş yavaş kabuğumdan çıktığımı ve aslında gemimin rotasını sadece benim değiştirebileceğimi farkettim. Fırtınalar ve dalgalar karşısında gemimin ayakta kalabilmesi için kendime güvenmeyi öğrendim. Artık kendi ayaklarımın üzerindeyim, gemimin tek kaptanıyım, aldığı birçok darbeye karşı masmavi sularda parlayan o güzel gemimin.


Bailey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkür ederim :)

Related Posts with Thumbnails